Liz Truss'ın Yükselişi Kadınlar İçin Bir Zafer Değildir

Liz Truss'ın Yükselişi Kadınlar İçin Bir Zafer Değildir

20 Eylül 2022
Makaleler

Chris McAndrew, CC BY 3.0, via Wikimedia Commons

 

Liza Featherstone’un kaleme aldığı, “Liz Truss'un Yükselişi Kadınlar İçin Bir Zafer Değildir” adlı makale, liderlik pozisyonuna gelen her kadının, kadın hakları için faydalı işler çıkarıp çıkarmadığını tartışıyor. Amerika ve İngiltere'deki kadın liderleri ele alan makalenin önemli noktalarını bu yazımızda sizin için derledik.

 

İngiltere'nin yeni başbakanı olan, Liz Truss, kendisine "Destiny’s Child* feministi" diyor. Liza Featherstone’a göre ise Liz Truss kadın olmayı ve feminizmi, halkı partisinin aşırı sağcı gündeminden uzaklaştırma çabası olarak kullanacak.

 

*Destiny’s Child 1990’da kurulan Beyoncé Knowles, Kelly Rowland ve Michelle Williams'tan oluşan Amerikalı müzik grubudur. Grup 2006 yılında dağılmıştır. 

 

İngiltere başbakanı olarak seçilen Muhafazakâr Liz Truss, kendi partisi içindeki bazı kişiler tarafından bir öncü olarak nitelendirildi. Muhafazakâr Milletvekili Vicky Ford, "Bu başarı, dünyadaki pek çok kadın için çok önemli!" dedi. Washington Post, Truss’ın seçilmesini “tarihi bir an” olarak nitelendirdi. Bunun sebebi ise, İngiltere'de ilk defa hükümet pozisyonların en güçlü dört pozisyonunun (Başbakan, Maliye Bakanı, Dışişleri Bakanı ve İçişleri Bakanı) beyaz bir erkek tarafından yönetilmemesidir.

 

Peki Liz Truss’ın kendini tanımladığı “Destiny’s Child feministi” ne demek oluyor?

Destiny’s Child feminizminin temelinde Truss, kadınların bağımsızlığını ve gücünü vurguluyor, ve İşçi Partisinin, kadın olmayı mağdur olmak olarak resmettiğini söylüyor. Destiny's Child’ın şarkısı “Independent Women (Bağımsız Kadın)” ekonomik özgürlük vurgusu yaptığı için, neoliberal kapitalist propaganda marşı olarak nitelendiriliyor. Bunu destekleyen Liz Truss’ın da sağcı/kapitalist feminizmi destekçisi olduğunu anlayabiliriz. Solcu feministler ise Destiny’s Child feminizminin kadın hakları için çok bir şey yapmadığını vurgulamakta.

 

Liz Truss’ın Bakanlar Kurulu şu an azınlıkları en çok kapsayan kabine olarak geçiyor. Buna rağmen İşçi Parti milletvekili Marsha de Cordova Twitter üzerinden Liz Truss’ın kabinesinin  “en sağcı siyasi gündemi taşıyan, işçi hakları ve azınlık haklarına saldıracak” kabine olduğunu söyledi. Bu siyasi gündemin içindeki en ırkçı planlardan biri ise İngiltere’de bulunan Siyasi Sığınmacıları sınır dışı etme (Rwanda’ya gönderme) planıydı. Bu da Marsha de Cordova’nın söylemlerini haklı çıkarıyor. 

 

Muhafazakarların gündelik hayattaki sorunları suç olarak sayması, “feminist” olmaları için en kolay yoldur. Asıl sorun sistemin kendisiyken oradaki sorunları düzeltmek, gündelik suçları kınamaktan hep daha zor olmuştur. Mesela, Liz Truss sokak tacizinin bir suç olarak sayılmasını destekliyor, ama Üreme Sağlığı Hakkı üzerine neredeyse hiç yorum yapmadı. Ayrıca,  Liz Truss hükümetinin yeni Sağlık Sekreteri Thérèse Coffey’in kürtaja karşı olması kadınlar için bir tehlike oluşturuyor.

 

Tarihçi Laura Beers’in de bahsettiği gibi Truss halktan kadınlarla bir dayanışma içerisinde değil. Liz Truss, ekonomik krize rağmen ekonomik tasarruf politikalarını destekliyor. Bu politikalar orantısız bir şekilde evli olmayan kadın işçilere zarar veriyor. Independent Gazetesi yazarı Hannah Fearn de, ekonomik krizin yükünü kadınların daha çok çektiğini ve Liz Truss’ın bu eşitsizlikte “bir rol oynadığını” savundu. Kadınlar ekonomik krizden daha çok etkileniyor; daha yoksul oluyor, hükümet yardımlarına daha bağımlı oluyor, ve gelirlerinin daha fazlasını konut maliyetlerine harcıyor.

 

Hem bir milletvekili hem bir kabine bakanı olarak Truss, refah yardımlarının kesilmesi ve zenginler üzerindeki vergilerin azaltılması için sürekli olarak baskı yaptı. Margaret Thatcher da bu konuları savunmuştu ve benzer şekilde solcu feministler tarafından eleştirilmişti.

Bazılarımız Hillary Clinton’ı da benzer çelişkilerden dolayı eleştirmiştik. Bu da kadın liderliğin direkt, doğal olarak feminist olamayacağını gösteriyor.

 

Clinton,  İtalya’da yeni seçilen sağcı kadın başbakan hakkında bilgisi olmamasına rağmen, seçildiğinde “Bir devletin başına kadın seçildiği her zaman ileriye dönük bir adımdır” demişti. Halbuki yeni seçilen Giorgia Meloni ve aşırı sağ taraftan seçilen kadınlar genelde “erkek egemenliği ve ayrıcalığını” ilk destekleyen kişiler oluyor. Liza Featherstone’un Jacobin’den iş arkadaşı David Broder, Meloni gibi aşırı sağcı birini desteklemenin asla “kadınlar için ileriye dönük” bir adım olamayacağını belirtiyor. Meloni, “Tanrı, Babatoprağı, Aile”nin öneminden ve doğum oranlarının artmasının öneminden bahsediyor. Ayrıca partisi anneliği öne sürerek kürtaja erişimi daha zor hale getiren politikaları desteklemektedir.

 

Clinton, Meloni hakkındaki yorumlarıyla kafa karışıklığı yaşamış olsa da Ali Vitali’ye, Amerika’da sağcılardan kadın bir adayın başkan olmasına şaşırmayacağını söyledi. Vitali’nin Electable adlı yeni kitabında bazı ülkelerde sağcı kadınların hükümet başına seçilmesinin, liberal, merkez ya da soldan kadınların seçilmesinden daha kolay olduğunu belirtiyor. Bunun sebebini de sağcı kadınların politikalarıyla patriyarkal sistemi desteklemesine bağlıyor.

 

Kadın lider seçmek, popüler olmayan kadın düşmanı politikaları modern ve feministmiş gibi sunma konusunda etkili bir araç. Marjorie Taylor Greene’in destekleyicileri Greene’in Alexandria Ocasio-Cortez’e açıkça yaptığı saldırıları,  ayrıca söylediği İslamafobik ve sağcı saldırıları New Yorker’da desktekledi. Greene’im destekçileri “ Bazen bir kadın başka bir kadına karşı çıkmak için aynı yerde olmalı” ifadesini kullandı.

 

İngiltere'nin son muhafazakar kadın başbakanı Theresa May “Feminist böyle görünür” yazan bir tişört giymişti. Merkezciler, kendi popüler olmayan politikalarını kadın dostu göstermek için aynı şeyi yapmaya çalışmışlardı (Hillary Clinton'ın başkanlık kampanyaları ve Kamala Harris'in tüm kariyeri gibi).

 

Peki, solcular olarak bu saçmalığa nasıl karşı çıkabiliriz? Feminizm pazarlamasını çürüterek ve sahte feminizme karşı çıkarak. Fakat bu yeterli değil, aynı zamanda kendi kadın liderliğimizi geliştirmemiz gerek. Atlantik Okyanusu’nun bu tarafında bu günlerde hükümette sandalye kazanan pek çok sosyalist kadın var, ve bu çok cesaret verici. Ancak bunların herhangi birinin yakın zamanda bir Senato koltuğu bile kazanacağını hayal etmek zor. İngiliz solundaki pek çok feministin belirttiği gibi - ve Truss da dahil olmak üzere muhafazakarların her fırsatta neşeyle belirttiği - muhafazakarların daha fazla kadın hükümet başkanı seçmesi İşçi Partisi için utanç verici bir durum oluyor. 

 

Marjorie Taylor Greene Amerikan siyasi sisteminde AOC veya Rashida Tlaib'den daha yüksek pozisyonlara gelirse daha da utanç verici ve daha korkutucu olur.

 

Kaynak: jacobin.com

Çerezler kullanıyoruz, detaylar: .