
Dilma Rousseff - Devlet Başkanı Azil Konuşması, Çeviren: Nilden Bayazıt
Dilma Rousseff from Brasília, Brasil, CC BY 2.0 https://creativecommons.org/licenses/by/2.0
Çeviren: Nilden Bayazıt
Önceki başkanımız Luis Inacio Lula de Silva, senatörler, başkan yardımcıları, parti liderleri, sosyal hareketlerim liderleri ve ülkemin kadın ve erkekleri; sizleri selamlıyorum.
Bugün Ulusal Senato’nun verdiği karar büyük adalatesizliğiyle beraber tarihe geçecektir. Görevden alınmam için oy veren senatörler Anayasayı yırtmışlardır. Sorumluluğunda hiçbir suç işlememiş bir başkanın yetkilerine müdahale etmeye karar vermişlerdir. Masum bir kadını mahkum etmişler ve tam olarak parlamenter darbe yapmışlardır.
Görevimden alınmanın onaylanmasıyla anayasal sistemden umutsuzca kaçmaya bakan siyasetçiler, son dört seçimi kaybedenlerle beraber güçlenmişlerdir. Lula ve benim 2002, 2006.2010 ve 2014 de yaptığımız gibi hükümeti halkın oyuyla değil, tam bir darbeyle ele geçirmişlerdir.
Bu, hayatımda yaşadığım ikinci darbe. İlki, 1964 ‘de ben daha genç bir aktivistken silah, baskı ve işkence şiddeti ile korunan askeri darbe. İkincisi, yasal sahtekarlık yoluyla halk tarafından seçilen beni görevden alan parlamenter darbe.
Bu, 54.5 milyon oy verenin taleplerinin 61 senatöre indirgendiği hiç tartışmasız indirek bir seçim. Anayasal sistemin mümkün kıldığı her yolla itiraz edeceğimiz bir sahtekarlık.
Ülke tarihimizde 2003 den beri yolsuzluğa karşı oluşturulan ve benim başında olduğum hükümet tarafından derinleştirilen yasalar ve faaliyetlerin kendileri bu yolsuzluk nedeniyle soruşturma altında olan politikacıları ülke yönetiminin başına getirmiş olması dehşet verici.
Benim temsil ettiğim, çoğulcu, kapsayıcı ve demokratik milli gündem, önyargılı ve sahtekar basının desteğiyle güçlenen muhafazakarlar ve tepkisel güçler tarafından müdahale edildi. Devletin kurumlarına, radikal ekonomik liberalizm ve sosyal gerilemeyi yerleştirmek üzere sızdılar.
Hiçbir meşru temele dayanmadan Brezilya’nın ilk kadın bakanını azlettiler.
Ama bu darbe sadece bana ve partime yapılmadı. Bu sadece bir başlangıçtı. Bu darbe, ayırım yapmaksızın çoğulcu ve demokratik her siyasi kuruma saldırıda bulunacak.
Bu darbe sosyal hareketlere, emeğe –işçi yasaları korunması ve çalışma hakkı, adil emeklilik hakkı, barınma ve toprak hakkı; eğitim hakkı, sağlık ve kültür hakkı; gençlerin kendi tarihlerinin asıl aktörü olma hakkı, siyahların hakkı, yerlilerin hakkı, LGBT ve kadınların hakkı; bastırılmadan gösteri yapma hakkı dahil-her türlü hak için mücadele eden sosyal hareketlere yapıldı.
Darbe halka ve ulusa karşı yapıldı. Bu darbe eril birdarbe. Homofobik bir dabe. Irkçı bir darbe. Tahammülsüzlük, önyargı ve şiddet kültürünün yerleşmesini simgeliyor.
Brezilyalıların beni duymalarını istiyorum. Bana 2014 ‘de oy vermiş olan 54 milyondan fazla insana sesleniyorum. Başkanın direk seçimlerle belirlenmesini isteyen 110 milyona sesleniyorum.
Öncelikle de görevde olduğum süre içinde sefaletin üstesinden gelmiş, kendi evlerinin sahibi olabilme düşünü kurabilmiş,sağlık hizmeti almaya başlayabilmiş, üniversiteye gidebilmiş, ve bir ulusun gözünde görünmez olmayı durdurabilmiş ve onları görmeyen hakları kullanabilmiş olanlara sesleniyorum.
Bu gibi anlarda duyduğumuz inançsızlık ve incinme duygusu sizi ele geçirmemeli. Kavgayı bırakmayın.
Beni iyi dinleyin: bizi yendiklerini sanıyorlar, ama yanılıyorlar. Eminim ki hepimiz savaşacağız. Bir darbeyle göreve gelen bir hükümetin karşılaşa bileceği en çetin, en dinamik, en çalışkan ve en sert muhalefetle yüzleşecekler.
Başkan Lula 2003 de ilk seçildiği zaman, hükümet binasına şarkılar söyleyerek girdik- kimse mutlu olmaktan korkmamalı diyerek . On üç yılı aşkın bir süredir bu ülke, tarihindeki büyük sosyal entegrasyonu ve eşitsizliğin en aza indirgendiği dönemi yaşadı.
Bu hikaye böyle bitmez. Eminim ki bu faaliyetlerin bir darbe tarafından engellenmiş olması sonsuza dek süremez. Geri geleceğiz. Halkın kendini yöneteceği Brezilya’nın yolculuğuna devam etmek için geleceğiz.
Siyasi duruşumuzdan veya parti kimliğimizden bağımsız olarak tüm ilericilerin ortaklaştığı nedenleri korumak adına bir arada nasıl duracağımızı bildiğimizi umuyorum. Hep beraber, geriye doğru adım atmaya, muhafazakarlığın yayılmasına, haklarımızın gaspına karşı durup, milli beraberliğimiz ve demokrasimizin tam randımanlı çalışabilmesi adına savaşmayı öneriyorum.
Başkanlığı başladığım şekilde bırakıyorum: hiçbir suça karışmadan, sözlerimin hiç birine ihanet etmeden, onurlu olarak ve göğsümde Brezilya halkına karşı aynı sevgi ve saygıyı ve Brezilya için savaşmaya devam edecek azmi taşıyarak.
Kendi doğrumu yaşadım. Verebileceğimin en fazlasını verdim. Sorumluluklarımdan kaçmadım. İnsan çilesinin acısını hissettim. Yoksulluk ve açlığa karşı verilen savaştan etkilendim. Eşitsizliğe savaş açtım.
İyi savaşlar çıkarttım. Bazısını kaybettim, bir çoğunu kazandım. Şu an Darcy Ribiero’nun şu sözleri kulağımda: “kendini galip ilan edenlerin yerinde olmak istemezdim. Tarih, onlara karşı acımasız olacaktır.”
Beni çiçeklerle ve şefkatle sarmalayan Brezilyalı kadınlara, hala daha başarabileceğinize inanmanızı istiyorum. Gelecek jenerasyon Brezilyalı kadınlar bu Cumhuriyetin ilk kadını başkan olduğunda şovenizm ve eril dilin ona korkunç yüzünü gösterdiğini bilecekler. Cinsiyet eşitliğine tek yön yol inşa etmeye başladık. Bizi hiçbir şey durduramayacak.
Bu anda size veda etmiyorum. “yakında görüşürüz” demem gerektiğine eminim.
Bitirirken Rus şair Maiakovski den bir cesaret paylaşmak isterim:
Doğru, mutlu değiliz,
Ama üzgün olmak için sebep ne?
Tarihin denizi tedirgin,
Tehditler ve savaşlar, bunları geçmemiz gerek
Kırmamız
Geminin gibi kesmemiz .
Benimle beraber adalet rüyası kuran ve demokrasiye inanan tüm Brezilyalıları şefkatle kucaklıyorum.