ABD ara seçimlerinde kadın siyasetçi ve Türkiye’de seçmenin beklentisi - Nilden Bayazıt
ABD ‘de kadının siyasete katılımı örneği ile Türkiye’de yeterince olmamasının nedeni ve öznesi kadınlar değil. En başta Türkiye’de adaylaşma süreçlerinin genel merkezlerin ve genel başkanların inisiyatifinde olduğundan.
Önemli bir eşik: Geçtiğimiz günlerde yapılan ABD ara seçimlerinde rekor sayıda kadın siyasetçi katıldı. Pek çok yayın organı 2022 seçimlerinin kadınlar açısından tarihi bir önem taşıdığı konusunda hemfikirdi.
Gerçekten de öyle. Trump’ın görevde olduğu 2018 ara seçimlerinde de o döneme göre rekor sayıda kadın aday başvurusu olmuştu. Bu seçimlerin diğerlerinden farkı kadınlar, kadınlara rakip oldular; yani Arizona, Iowa, Michigan gibi bazı eyaletlerde hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat aday kadındı. Bir kadın hakları savunucusunun dediği gibi seçmen kadınların iyi siyasi lider olabileceklerini kabullenmişti bu seçimle.
Aslında kadınların siyasette aktif yer alması konusunda ABD de kadınların siyasete müdahil olma talebi Trump’ın 2017 ABD seçimlerini kazanmasıyla başladı. ABD‘nin her tarafından yaklaşık 500.000 kadın, Washington DC ‘de toplanarak Trump’ın başkanlığını protesto ettiler. Aynı gün ülke genelinde 4.000.000 kadın eylem yaptı. Bunun tek bir nedeni vardı: Trump’ın otoriter, seksist ve kadın düşmanı tavırlarına tepki.
Eylemler politik sonuçları doğurabiliyor, en azından demokratik ülkelerde. “Women’s March” olarak bilinen bu büyük kadın eylemi ilk sonuçlarını ara seçimlerde verdi, ancak esas başarı bir sonraki seçimlerde geldi. Bu defa ABD Başkanı seçilen Joe Biden bir kadını başkan yardımcısı olarak belirledi, ABD tarihinde ilk kez. Hatta bir ilk daha oldu: ABD tarihinde ilk kez bir başkan yardımcısı, seçim kazanma konuşmasında kadın hareketinin önemini vurguladı.
Bu başarı, tüm süre boyunca kadınların siyasete müdahil olması konusunda yoğun baskı kuran kadın örgütlerinin birlikte çalışması, siyasete yoğun baskı uygulaması ve özellikle seçmenin kadın siyasetçilerin yapabilecekleri konusunda yaptıkları yoğun çalışma sonucu gerçekleşti.
Bunu sadece ABD ile sınırlamak çok da doğru olmaz. Son dönem kadın siyasi lider denildiğinde ilk sorulanın İtalya ‘da seçimleri kazanan ve başbakan olan aşırı sağcı Girgia Meloni ‘yi bir kenara bırakırsak AİHM ilk kez bir kadın başkan seçmesi, Fransa ‘da Elizabeth Borne’un başbakan olması, Yeni Zelanda’da kadın vekil sayısının erkekleri geçmesi önemli eşikler.
Peki tüm bunlar olurken önemli bir seçimin eşiğinde olan Türkiye’de neler oluyor?
Malumunuz bolca erkek siyasetçinin yaşadığı, bu vesileyle erk siyasetinden başka bir şey görmediğimiz ülkede yaşıyoruz. Oysa ki dünyada eş zamanlı olarak Türkiye’de de kadın hareketinin yüksek bir ivme kazandığı bu dönemde hareketin siyasete kanal açıp sızmasının önünde hiçbir engel yok. Üstelik tam da muhalefet partileri, demokrasiye geçiş iddiasındayken.
Geçtiğimiz eylül ayında Ben Seçerim Derneği’nin KONDA Araştırma ile Türkiye genelinde yürüttükleri, derinlemesine görüşmelerle de desteklenen Türkiye’de Kadın Siyasetçi Algısı Araştırması seçmenin bu kanalların açılmasına çoktan hazır olduğunu gösteriyordu. Nitekim Prof. Dr. Binnaz Toprak, Prof. Dr. Yeşim Arat, Prof. Dr. Serpil Çakır, Doç. Dr Özlem Kaygusuz gibi değerli akademisyenlerin katıldığı ve çıkan verilerin incelendiği çalışma toplantısında seçmenin kadın siyasetçi konusunda önemli bir eşiği aştığı konusunda görüş birliğine varıldı.
Türkiye’de Kadın Siyasetçi Algısı Araştırması’nın ortaya koyduğu en önemli konu, toplumun “değişim” konusuna gösterdiği ilgi ve yanı sıra beklediği değişim beklentisinin kadın siyasetçiler tarafından başarılabileceğinin düşünülmesi. Düşük bir oran değil, toplumun %62’si kadın siyasetçinin sayısı artınca Türkiye’nin daha iyi bir toplum haline geleceğini düşünüyor.
Türkiye’de Kadın Siyasetçi Algısı araştırmasının belki de en çarpıcı sonucu kararsızların kadın siyasetçi konusundaki tutumu. Önemli, çünkü muhalefet kararsızları çekmek zorunda, başka türlü Meclis aritmetiği işlemiyor.
Madem elimizde kararsızların görüşleri var; hep beraber muhalefete sesleniyoruz: “kadın adayları listelere koyun.” Kaybedecek zamanınız ve zamanımız yok artık.
Mesela kararsız seçmenin %60’ı daha çok kadın siyasetçinin Mecliste olması gerektiğini inanıyor, dahası bunun oy verme davranışını etkileyeceğini söylüyor. Kararsız kadın seçmene bakınca bu oran %67’lere çıkıyor.
Kararsız seçmenle başladık, onunla devam edelim. ‘Bir partiyi yönetim kadrolarında kadınlara daha fazla yer verdiği için tercih eder misiniz?’ sorusuna kararsızların %40’ ı, yani çok önemli bir bölümü evet diyor. Başka bir açıdan bakarsak evet diyenlerin oranı, hayır diyenlerin çok önünde. Yine kararsızların yarısından fazlası (%52), siyasi partilerin yarı yarıya kota uygulamaları gerektiğini düşünüyor.
Hal seçmen tarafından böyleyken niye kadınlar siyasette yeterince görünür değil?
Bunun cevabını da araştırmada kararsız seçmen vermiş: Seçmenin 43 %’ü kadınların siyasette ve mecliste düşük oranda temsil edilmesinin nedeninin partilerin kadınlara yeterince fırsat vermemesi olduğunu söylüyor.
Belki başka bir yazının konusu, ancak ABD ‘de kadının siyasete katılımı örneği ile Türkiye’de yeterince olmamasının nedeni ve öznesi kadınlar değil. En başta Türkiye’de adaylaşma süreçlerinin genel merkezlerin ve genel başkanların inisiyatifinde olduğundan.
O halde madem elimizde kararsızların görüşleri var; hep beraber muhalefete sesleniyoruz: “kadın adayları listelere koyun.”
Kaybedecek zamanınız ve zamanımız yok artık.